Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, ''Ağustos ayında örgütlü olmayanlar adına yüzde 28,61 örgütlüler için ise en az yüzde 30 olmak üzere 6. Dönem Toplu Sözleşme’yi iki yıllık dönem için bağıtlamıştık. Ancak sonraki süreçte ortaya çıkan ekonomik dalgalanma ve kurdaki hareketlilik memurların alım gücünü düşürdü. Bu nedenle toplu sözleşme devreye girmeden önce enflasyon farklıyla birlikte yeni bir takviye yapılma ihtiyacı ortaya çıktı. Bakan Bilgin ile görüşmemizde, Ocak ayında yansıyacak olan yüzde 5 zam ve enflasyon farkının üzerine bir iyileştirme gerektiği tespitimizi kendisiyle paylaştık. Bu söylem üzerinde karar kıldık ve asgari ücret çalışmaları biter bitmez bu konu üzerinde çalışmak üzere mutabakat sağladık. Ancak bu söylem kamuoyunda farklı bir algıya neden oldu. Bu konunun 2022-2023 yıllarını kapsayan toplu sözleşmedeki zam oranını çeşitli parametreleri de ekleyerek ifade edilmesi, kamuoyunda yüzde 30-35 oranında ‘yeni zam’ gibi algılandı. Bizim talebimiz ise toplu sözleşmedeki kazanımlarımız devreye girmeden önce bir ek protokolle ‘Ek zam’ verilmesidir. Çünkü 1 Eylül ile 30 Kasım arasındaki ekonomik hareketlilik dikkate alınmayacak bir hareketlilik değil. Bu dönemde döviz ve emtia fiyatlarından tutun da marketteki fiyatlara varıncaya kadar büyük artışlar görüldü. Bu dalgalanma memurun alım gücünü ciddi anlamda düşürdü. Dünyada yaşanan pandemi ile birlikte dünyadaki ve ülkemizdeki ekonomik dengeleri değiştiğinin, kurdaki farklılığın farkındayız. Biz hepsini bir çerçevede değerlendirerek alabileceğimiz neyse onu alma konusunda en üst limiti almak için bir gayret gösteriyoruz. Yoksa hayaller çerçevesinden bir bakış açısı çizmek çok sağlıklı olmaz. Verilen enflasyon farklı ile oluşan alım gücü düşüklüğü telafi edilmeye çalışılırken biz alım gücünün yükseltilmesi noktasında bir ek zam talep ediyoruz. Zammın rakamsal boyutundaki çalışmalarımız sürüyor. Bunlar netleştiği zaman Ocak ayına yetiştirmek üzere konuyu tüm yönleriyle Bakanlık ile müzakere edeceğiz.
Sağlık çalışanları bir bütündür. Olayın bir bütün olarak algılanması ve bu kitlelerin arasına bir fitne ve soğukluğun girmemesi son derece önemlidir. Hem bütçe açısından hem sağlık çalışanlarının çalışma barışı açısından bu konuya dikkat edilmesi gerekiyor. Bu durumu tetiklemeye yönelik hareketler oldukça sağlıksız olur. Ülkemizin birlik ve beraberliğine, sağlık çalışanlarının fedakârlığına vurgu yapan ve aradaki soğuk rüzgârları kaldıran her hamle bizler için kıymetlidir. Bu açıdan hekim arkadaşlarımız için ifade edilen rakamlardan daha fazlasını da hakettiğini düşünüyorum, sadece bunun sağlık personeli açısından bir bütün olarak çalışması gerektiği konusunda düşüncelerimizi ifade ediyoruz. Konuşulan rakamlar sağlık çalışanları için verilemez rakamlar değildir. Emeklerinin karşılığını almaları gerekiyor. Biz de bunun için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.
Bakanlık’ın asgari ücret tartışmalarından sonra ilk olarak 3600 ek gösterge konusunu gündemimize alacağız. Bakanlık bu konuda zaten bir çalışma yürütüyor. Sonrasında biz de sürece dahil olarak komisyonlar bazında ne yapılabileceğini görüşeceğiz ve 3600 ek göstergenin belirli meslek gruplarından ziyade tüm kamu görevlileri adına hayata geçmesi için mücadelemizi ortaya koyacağız. Bunun yanı sıra sözleşmelilerin sayısı kamuda 520 bin kişiyi bulmuş durumda. Bu alanda bir ayrışma söz konusu. Bu durum çalışma barışını bozduğu gibi çeşitli belediyeler yılsonu yaklaştığı için sözleşmeli personele tebligatlar göndererek işlerine son veriyor. Bu arkadaşların yanı sıra süreli sözleşmeli, süresiz sözleşmeli, özlük hakları gibi birçok konuda farklılık yaşayan çalışanlar var. Toplu sözleşmede bu sorunların çözümüne ilişkin mutabakat sağladık. Yeni yıl ile birlikte kurulacak komisyonlarca çalışmalar gerçekleştirilecek ve sorunların çözümü için adımlar atılacak.'' dedi.