Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ''Yerinden edilmiş insanlar ve göçmenler için de bir grup tecrübeli akil bir araya gelse ve ideale ilişkin bir tasavvurda bulunsa büyük göçmen akınlarını karşılamak üzere uygun donanıma sahip yeterli miktarda sağlık çalışanının hazır bulunduğu, sınıra ulaşan istisnasız her bireye sağlık ön tarama ve testlerinin yapıldığı, acil sağlık ihtiyaçlarının karşılandığı, ülke içerisinde hepsinin özel kimlik numaraları ile sağlık sistemine dahil edildiği, göçmenlere özel kurulmuş sağlık tesislerinde ücretsiz ve sürekli sağlık hizmetine eriştiği, bu hizmetlerin birinci basamak, ikinci basamak ve ruh sağlığı gibi tüm sağlık ihtiyaçlarını kapsadığı, ilaçlar ve tıbbi cihazlar da dahil olmak üzere tüm bunların ücretsiz olarak sunulduğu ve hatta dil ve kültür bariyerini aşmak üzere kendi dillerini konuşan, kendi içlerindeki göçmen sağlık personelinin hizmet vermek üzere istihdam edildiği bir resim karşımıza çıkardı.
İşte Türkiye'nin ülkesinde barındırdığı Suriyeli misafirlere sunmuş olduğu sağlık hizmetlerinin niteliği ve kapasitesi, yukarıda resmetmeye çalıştığımız idealin, günümüz dünyasında ve şartlarında vuku bulmuş halidir. Hepimizin bildiği gibi evrensel sağlık kapsayıcılığı, tüm vatandaşlarımıza hizmet sunumu için oluşturduğumuz bir idealdir. Türkiye örneği ise 3,7 milyon göçmeni de dahil ederek bunun realiteye dökülebileceğinin emsalsiz bir resmidir.
Temel sağlık hizmetlerine erişimi artırmak amacıyla 29 ilde 185 Göçmen Sağlığı Merkezi faaliyete geçirilmiştir. Bu göçmen sağlığı merkezlerinde ülkemize göç etmek zorunda kalan 787'si hekim, 34'ü diş hekimi, 1149'u hemşire olmak üzere yaklaşık 4 bin Suriyeli sağlık çalışanı, gerekli adaptasyon eğitimleri verildikten sonra istihdam edilmektedir. Göçmen sağlığı merkezlerinin dışında ikinci veya üçüncü basamakta sağlık hizmetine ihtiyaç duyulması halinde doğrudan sağlık hizmeti sunumu sağlanmaktadır. Bu çerçevede bugüne kadar Suriyelilere yaklaşık 97 milyon poliklinik hizmeti verilmişken 3 milyonun üzerinde yataklı tedavi hizmeti sunulmuştur. Yataklı tedavi hizmetinin yanında 2,6 milyon ameliyat gerçekleştirilmiş, 754 bin Suriyeli bebeğimiz sağlık tesislerimizde hayata gözlerini açmıştır.
Ortak sorunlar ortak çözümler gerektirmektedir. Bugün bazı ülkelerin sırtladığı bu yük esasında hepimizin, tüm insanlığın vicdani bir yüküdür. Sorunlarla mücadelenin yolu ise nedenleri iyi analiz etmekten geçmektedir. Bugün İkinci Dünya Savaşı döneminden bile daha fazla insanın neden evini ve ülkesini terk etmek zorunda kaldığını hep beraber düşünmeliyiz. Ekonomik sıkıntılar, çevre sorunları, terör olayları, sivil savaşlar ve diğer nedenleri göz ardı ederek, göç sorununun odağına sadece göçmenleri oturtarak, bu sorumluluktan kaçamayız. Bu soruna ancak kişileri göçe iten kök nedenlere odaklanarak çözüm bulabiliriz.
Hele ki bu konuya sadece güvenlikçi perspektifle bakmak ise asla kabul edilebilir değildir. Belki iddialı bir söylem olacak ama pasaportuna göre göçmenlere politika belirlemek bu yüzyılın tedbir kisvesine bürünmüş ırkçılığıdır da diyebiliriz. Diğer yandan biz karar vericilere düşen, uygulayacağımız politikalarla toplumlarımızın ön yargılarını kırmak ve muhtemel sosyal damgalamaların da önüne geçmektir.
Transit ülke-hedef ülke ayrımı yapmaksızın, Dünya Sağlık Örgütü'nün ortaya koymuş olduğu 'bütüncül rota yaklaşımı' çerçevesinde göçmenlerin sağlık ihtiyacına ilişkin iş birliğimizi artırmak ve ortak bir yol izlemek hepimizin asli görevleri arasında yer almaktadır.
Avrupa Bölgesi'nde göçmen sağlığına yön veren 2016-2022 Strateji ve Eylem Planı'nın da bu anlamda geçtiğimiz dönemde önemli bir yol gösterici olduğunu söyleyebiliriz. Elbette ki bu kadar önemli bir konu için önümüzdeki dönemde yeni bir eylem planı olmadan devam etmemiz mümkün değildir. Bu nedenle, burada gerçekleştirmekte olduğumuz 2 günlük toplantının çıktılarıyla geleceğe yönelik daha güçlü, daha somut hedeflerden oluşan bir eylem planı hazırlayacağımızdan hiç şüphe duymuyorum. Son dönemlerde bölgemizde yaşananlar böyle bir plana ne kadar ihtiyacımız olduğunu apaçık ortaya koymaktadır. Ülkem, tüm bilgi birikimi ve tecrübeleriyle bu sürece azami ölçüde katkı vermeye de hazırdır. Bu toplantıya ev sahipliği yapmamız da bu niyet ve gayemizin açık bir göstergesidir.'' dedi.