Öne Çıkanlar ŞOK Gençlere Eğitim Desteği öğretmen BİM 19 Kasım 2024 Aktüel Ürünler 2024 Yılı GUY Sınavı Başvuru Kılavuzu

Sözleşmeli Personelin Kadroya Geçirilmesinde Vakit Kaybedilmemelidir

Kamu görevlilerini ilgilendiren önemli açıklamalarda bulunan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, ''ekonomideki gelişmeler kamu görevlilerinin ekonomik kayıplara uğramasına sebep oluyor.'' dedi.

1- 4688 sayılı Kanun İhtiyacı Karşılamakta Yetersiz Kalmaktadır, Reform Şarttır

Toplu sözleşmelerin tamamında, 4688 sayılı Kanun’dan kaynaklı süreç, kapsam, yetki ve süreye dair yaşanılan sıkıntıları hem öncesinde hem sonrasında defalarca kez dile getirdik. 

Sendikal haklar üçlüsü yönüyle, ülkemizde kamu görevlileri sendikacılığı maalesef evrensel zeminle eşleşmiş bir çerçeveye sahip değil. Toplu sözleşmenin kapsamı daraltılmış, süresi kısa tutulmuş, uzlaşmazlık çözüm noktası da “tarafsızlık kulvarına” bir türlü oturtulamamıştır. 

Tarafların eşitliği yerine işveren tarafının etkililiği esaslı bir zemin Kanunun sistematiğine ve hükümlerine sirayet ettirilmiştir. 4688 sayılı Kanun 20. Yılını doldurmak üzeredir. Anayasa değişikliği gereği yapılanlar hariç olmak üzere, Kanunda eski Türkiye’nin, vesayet süzgecinin irat ettiği hükümler halen varlığını koruyor. 

Cumhurbaşkanımız darbe Anayasalarından kurtulmak için Sivil Anayasa çağrısında bulunmuştu ve masada bulunanlar dahil herkesi katkı sunmaya çağırmıştı. Çünkü Anayasanın ruhunda darbe, vesayet ve milli iradeye tahammülsüzlük var. Bu kapsamda Memur-Sen olarak yeni ve sivil Anayasa çalışmaların katkı sunmak amacıyla “Kamu Görevlilerinin Yeni Anayasadan Beklentileri Araştırması”nı, Türkiye genelinde Memur-Sen’e bağlı sendikalara üye olan 5586 kişiyle gerçekleştirerek raporumuzu tamamladık. Raporda da görülmektedir ki; kamu görevlilerinin yeni anayasadan;

-Toplu sözleşme kapsamı kamu görevlilerini ve emeklilerini ilgilendiren her konuyu içerecek şekilde genişletilmesini,

-Toplu Sözleşme sürecinin en önemli aşaması olan uyuşmazlık sürecinde öne çıkan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kamu işvereninden bağımsız, adil karar verebilecek bir hüviyete kavuşturulmasını,

-Toplu pazarlığın ayrılmaz parçası olan grev hakkının teminat altına alınmasını,

-Siyasi partilere üye olma yoluyla demokratik katılım hakkının genişletilmesini İstemekte, beklemektedir 

Anayasanın sivil bir bakış açısına sahip olmasıyla birlikte, 4688’de emek dostu, hak ve hukuk dostu bir kimliğe büründürülmelidir. Toplu Sözleşmenin; kapsamı ve süresi artırılmalı, eşitler arası pazarlık mümkün kılınmalı, ter dökenin, emek mücadelesi verenin, yetkili sendika tercihi ile toplu pazarlık iradesine değer ve güç katanın yararlandığı bir evrensel gerçeklik oluşturulmalıdır. 

Yetkinin değerli olduğu, toplu sözleşmeden yararlanmak için Dayanışma Aidatının bulunduğu, hakem kurulunun tarafsız olduğu, adil ve etkin bir örgütlenme ve toplu pazarlık rejimi oluşturulmalı. Bunun yanında ebedi taleplerimiz olan “grev hakkı” ve “siyaset hakkı” muhakkak bir düzenlemeye kavuşturulmalıdır. 

Bu çerçevede, 4688 sayılı Kanun’un ihtiyacı karşılamakta yetersiz kaldığını, 20 inci yılında bir reform gerektirdiğini ifade ediyoruz. 

2- Sözleşmeli Personelin Kadroya Geçirilmesinde Vakit Kaybedilmemelidir.

2011 ve 2013 yıllarında Memur-Sen’in ısrarlı takibi ve çabalarıyla yaklaşık 280 Bin sözleşmeli personel kadroya geçirilmişti. 6. Dönem Toplu Sözleşmede sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi konusuyla ilgili olarak Memur-Sen’in kararlı duruşuyla; “Kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak, sözleşmeli personel mevzuatında düzenleme yapılması suretiyle sözleşmeli personelin statülerinin yeniden belirlenmesine ilişkin çalışma, yetkili konfederasyonun katkı ve katılımıyla 2022 yılı içerisinde tamamlanacaktır.” şeklinde karşılıklı bir irade ortaya konulmuştur. 

31 Mart yerel seçimleri sonrasında el değiştiren belediyelerde kimi partilerce yapılan hukuksuz göreve son vermeleri ve görevlendirmeleri her birimiz yakından biliyoruz. Emeği ve ekmeği hiçe sayılan, keyfi bir kararla sözleşmesi sonlandırılan, görev tanımına aykırı alanlarda hizmet yapmaya zorlanan arkadaşlarımız için yaptığımız eylemler, verdiğimiz destekler, ortaya koyduğumuz itiraz ve isyan bilinmektedir. Kadrosuzluğun, güvencesizliğin, keyfiliğin bedelinin ne olduğunu anlamak ve anlatmak için 31 Marttan bugüne belediyelerde yaşananlara, belediyelerce yaşatılanlara bakmak yeterlidir.

Çocuklar anne ve babalarına, anne babalar çocuklarına, eşler birbirine, sözleşmeliler güvenceye, sözleşmelilik tarihin çöplüğüne kavuşmalıdır. 

Kamuya güven veren, millet nezdinde güvenilir devlet sonucu üreten bir kamu personel sistemi dizaynı için elzem olan sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesinde toplu sözleşmede hüküm altına alınan kararlılık noktasında vakit kaybedilmemeli, çalışmalara hız verilmeli, kamu da memnuniyet sağlayacağı kuskusuz olan bu uygulama biran önce hayata geçirilmelidir. 

3- Ek Göstergelere İlişkin Düzenleme; Adil Sonuç Üreten, Kapsayıcı Bir Biçimde Hayata Geçirilmelidir.

İlk günden bugüne dile getirdiğimiz, sosyal diyalog mekanizmalarının tamamında masaya taşıdığımız ve en son Toplu Sözleşmede hüküm altına aldığımız 3600 Ek Gösterge çalışmasını da yetkili konfederasyon olarak paydaş, katkı ve katılım sunarak gerçekleştireceğiz. Ayrım yapılmadan, ek göstergesi olmayan Yardımcı Hizmetler Sınıfını da dâhil edilerek kamu görevlilerinin tamamını kapsayacak şekilde hayata geçirilmelidir. Yetkili Konfederasyon Memur-Sen ile yapılacak olan çalışmalar sonucu ortaya çıkarılacak düzenleme, farklılıkları ortadan kaldıracak nitelikte olmalı. 

Bu çalışmalarla, emekli olan personelin çalışırken almış olduğu maaşı ile emeklilik sonrası alacağı muhtemel maaşı kıyasladığında yaşanan gelir kaybının ortadan kaldırılacağı gibi memur emeklilerimizin refah seviyesini yükselteceği kesindir. Gelir dağılımında adaletin sağlanması içinde tüm kamu görevlilerini kapsaması gerekmektedir.

Büyük Türkiye Buluşmamızda “Ek göstergelere ilişkin çalışma Ocak ayında meclise gelecek” ifadeniz kamu görevlilerinin beklentilerini karşılamaya yönelik verdiğiniz önemi gösteriyor. Bu doğrultuda, yetkili Konfederasyon Memur-Sen’in katkı ve katılımıyla çalışmalar bir an evvel çalışmalar başlatılmalı ve müjdeli haber en kısa sürede verilmelidir. 

4- Gelir Vergisi Mağduriyeti Son Bulsun

Kamu görevlileri, vergi mükellefi yönüyle en sadık, en cömert konumdadırlar. Gelir vergisi, kamu görevlileri için maaş eksiltici, gerginlik artırıcı, zam yok edici bir özelliktedir. 

Kamu görevlileri her yıl daha erken bir tarihte ikinci dilime yani %20’lik orana tabi oluyorlar. %27’lik orandan vergi veren, net maaşı düşürülen kamu görevlisinin sayısı da her gün artıyor. 

Kaliteli kamu hizmeti, memnun kamu görevlisi için; matrahların geçmiş yılları da kapsayacak şekilde yeninde değerlendirme oranlarında yükseltilmesi sağlanmalı ya da sabit gelirlileri için oran %15’te sabitlenmeli, kamu görevlileri yılın başı ile sonu arasında gelir kaybı yaşamamalı. 

5- Yardımcı Hizmetler Sınıfı Tarihe Karışsın

Taşerondan uygulamasından vazgeçilerek tüm kamu kurumlarında daimi işçi pozisyonları oluşturulduğu için Yardımcı Hizmet Sınıfının bir anlam ve önemi kalmamıştır. Bugün kamu personel sisteminde YHS kapsamında yeni personel istihdamı yok denecek seviyedir ve mevcut sayıları da oldukça azdır. Bu bağlamda, YHS personelinin tamamı öğrenim durumlarına ve kıdemlerine bağlı olarak diğer hizmet sınıflarıyla ilişkilendirilmelidir. Böylece, bu kapsamdaki personelin yaşadığı birçok sorun başka bir mevzuat düzenlemesine, uygulama üretilmesine gerek kalmadan ortadan kalkacaktır.

6- Derece ve Kademe Sınırlaması Kaldırılmalıdır

657 sayılı DMK hükümlerine ve bugünün eğitim verilerine bakıldığında Derece-Kademe sınırlaması, artık bütünüyle gereksiz ve hukuksuz hale gelmiştir. Kamu görevlilerinin derece ve kademe sınırlamasına tabi tutulması temel kanuna, hukuka ve beklentilere uygun değildir. Derece Kademe sınırlamasının kaldırılması, parasal maliyeti olmayan, sosyal maliyeti de azaltan bir sonuç üretecektir. 

7- Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavları Periyodik Yapılmalıdır

Kamu görevlilerinin verimliliğini ve motivasyonunu artıracak olan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları birçok kurumda maalesef yapılmamakta, yapılması konusunda ise direnç gösterilmektedir. Bu itibarla, kamu kurumlarında boş kadrolara geçiş için görevde yükselme sınavı merkezi sistemle yapılmalı, unvan değişikliği sınavında sınava giren personel sayısı için yeteri kadar kadro varsa sınav yapılmadan eğitim durumlarına göre direkt atamalarının yapılması sağlanmalıdır. Kurum içerisinde yarışma sınavı anlamına gelen unvan değişikliği yetkinlik anlamına gelen görevde yükselme sınavından sonra mülakat sınavı yapılması gereksiz ve zaman kaybıdır. Tesis etmek zorunda olduğumuz adalet duygusuna gölge düşürmektedir. 

8- Kamuya Personel Alım Sisteminde Karşılaşılan Sorunlar Giderilmelidir

Kamuda görevlendirilecek personelin alımına ilişkin olarak “Kamu Personel Alım İlanları”, “Kamu Personel Seçme Sınavı”, “Sınav Komisyonları”, “Sözlü Sınav Mülakat ve Kişilik Envanterleri” konuları gözden geçirilerek kamu görevlilerinin sadece kitabi bilgisini ölçme yerine özgürlükçü, rekabetçi, yenilikçi, çözüm ve sonuç odaklı sisteme öncelik verilmeli, nitelikli insanlar kamuya kazandırılmalıdır. 

9- Kılık-Kıyafet Düzenlemesine İlişkin Yasaklara Son Verilmeli

Darbe dönemi kalıntısı olan çağdışı olan Yönetmelik ortadan kalkmalıdır. Kamu görevlileri, ‘Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’ hükümlerinde yer alan kılık-kıyafet yasağı sonucunu doğuran, evrensel hukukun, insan onurunun ve temel özgürlüklerin ruhuna aykırı hükümlere tabi olmaksızın özgür tercihleriyle belirledikleri kılık-kıyafetle kamu hizmeti sunabilmelidir. 

10- Kamu görevlilerinin yıllık izinleri hesaplanırken, resmi tatil olan Cumartesi, Pazar ve resmi tatil olan dini ve milli bayram günleri izinden sayılmamalı, iş yoğunluğu gerekçe gösterilerek üst üste iki yıl kullandırılamayan izinlerin bir sonraki yılla birleştirilmesi sağlanmalıdır. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.