Yüzyıllar ötesinden bugünlere gelen, arzu etmesem de belki de kıyamete kadar devam edecek bir süreci yaşıyoruz hepimiz, kıyısından köşesinden… Belki de bazen tam ortasından. Nitelikli insan kaynağının gün yüzüne çıkartılabilmesi adına mevzuatlar hazırladık, durduk. Sonra bu mevzuatlar dairesinde lider kadroları seçmeye başladık. Dünyadaki uygulamalara baktık. Önümüzdeki arkamızdaki devletlere… Başarılı liderler yetiştiren toplumların refah içinde yaşadıklarını gördük. Ekonomik gücü elinde bulunduran bu toplumların yasal yönetsel metinlerinden alıntılar yaptık. Kendi ülkemizi şaha kaldırmaktı maksadımız. Ama olmadı. Başaramadık. Sen ben kavgasını başlattı, daha çoğunu kendine isteyen kalplerimiz. Kıskançlık duyguları sarmalıyla boğuştuk, yenik düştük nihayetinde. Ve ne acıdır ki, 1923’de büyük umutlarla filizlendirdiğimiz Cumhuriyetin çocukları yüzyıl sonrasına çizilen “muasır medeniyetler seviyesinin üstünde bir hayat yaşama arzusunu” gerçekleştiremedi. Suç ne cumhuriyetindi, ne de yasal yönetsel metinlerin. Suç gücü elinde bulunduran gruplarındı. Yasa ve yönetmelikleri darmadağın ederek, içini boşaltan çıkarcı insanlarındı. Adaleti geçtim, eşitlik ilkesini bile hiçe sayanlarındı. Olmadı, başaramadı bu coğrafyanın insanı, kendiyle barışık yaşamayı…

Bu ülke sağcısından da solcusundan da çok çekti. Kastım zihniyetlerin devşirme insanlarıdır. O kadar mala mülke tamah ettiler ki, kardeşinin payını yemeyi helal saydılar. Kendilerine öyle sırça köşkler oluşturdular ki, dünün halk liderleri bugünün ulaşılamaz ilahları gibi oldular. Okumaya önem vermeyen, okulları öğrencilerin güvenli oyun alanları olarak gören, öğretimi eğitimden daha çok önceleyen, düşünmeyen topluluklar bu olumsuz gidişata çanak tuttular. Ve bir grup işgüzar da okumaktan yoksun bu toplumun tüm hayallerini bir çırpıda çalıverdi. İlk emri oku olan bir dinin müsebbibi idiler lakin okumaktan imtina ettiler. Sorgulamaktan vazgeçtiler. Ülkenin kalkınmasına katkı sunmayı bırakın, gelişmesine ayak bağı oldular. Ve ne acıdır ki alın ve akıl teri döken Anadolu’nun bağrından yetişmiş bir güzel neslin hakkını hukukunu gözetmediler, yok saydılar. Torpil denilen illetin mahkûmu oldular ve bu torpil illeti toplumu çıkmazlara soktu, barışın ipini kesti, çatışmanın narını büyüttü. Hayalleri çalınan nesiller solcu, sağcı dinelin mazlum Anadolu insanının çocuklarıydılar oysa.

Ülkemin bu durumunu gördükçe üzülmüyorum diyen olabilir mi? Var maalesef var. Çünkü bunlar ülkenin gidişatında herhangi bir sapma olmadığını ifade ediyorlar. Oysaki içinde bulundukları çıkar ilişkisinden kurtulsalar büyük resmi görebileceklerdi. Nedir bu büyük resim? Geriye dönüp baktığımızda yaklaşık olarak bu ülke iki yüz elli yıldır kan kaybetmeye devam ediyor. Arada nitelikli insanların bir araya gelmesiyle şaha kalkıyor lakin çok hızlı şekilde toplumun büyükçe bir okumayan bölümü tarafından alaşağı ediliyor. Soran sorgulayan, araştıran irdeleyen, analiz eden insan sayısının çoğalması gerekiyor. Hâsılı inancımızın ilk emrinin hayat bulması gerekiyor

. Her bir siyasi iktidar kendi dinamikleriyle ve ülkenin refahına yönelik öncelikleriyle geliyor iktidara. Tez zamanda bu ülkü; baskı ve baskın grupların önceliğine eviriliyor. Yapılana ses yükseltmeyen, eleştiride bulunmayan, her olup bitene doğruymuş muamelesi yapan yönetim kademelerindeki idareciler geçmişten günümüze ülkenin geleceğine prangalar örüyor. Tarlasını tapanının, ineğini öküzünü satmış Ahmet emmi, Fadime Hala çocuğunu okutuyor, nitelikli insan yapıyor ama bunca emek bir mülakatla zayi edilebiliyor, yok sayılabiliyor. Samimiyetle çıkılan yol insicama uğruyor. Binlerce gencin hayalleri çalınıyor, hayatları savruluyor. Geriye kala kala dinmeyen gözyaşları, içe atılan ahlar ve maalesef dillerde beddualar kalıyor.

Burası Dünya

Ne çok kıymetlendirdik,

Oysa bir tarla idi;

Ekip biçip gidecektik. 

Cahit Zarifoğlu ne güzel söylemişti aslında. Ama biz daha çok daha çok dünya malı peşine düştük. Bu ülkenin insanına bu ülkenin kaynakları fazlaydı, yetemez hale geldi. Bu vebal çok büyük bir vebaldir. Kadıya bile mülk olmayan bu diyardan hepimiz gelip geçiyoruz. Ama o kul hakkını gasp edenler, bir makamla kasıntı olanlar, ülkenin ballı kaymağını yiyenler evet sizler! Pencereye bakmakla pencereden bakmak arasındaki farkı anladığınızda iş işten geçmiş olacak. Bugün köylü ve inşaat ustası Alioğlu İrfan’ın, Gurbetçi Hasan kızı Zehra’nın, temizlik işçisi Ahmet amcanın oğlu Hasan’ın, Hüseyin’in hakkını yemeyi helal bulabilir buna kılıf fetvalar uydurabilir gücünüzle de bunu kabul ettirdim zannedebilirsiniz. Zerre misali hayrın ve şerrin görüleceği teraziden kaçacağınızı mı sanıyorsunuz? Haydi, göreceğiz bakalım…

Evlatlarımıza Ömer ismini adaletine güvendiğimiz o mübarek insandan dolayı verdik. Bizim Ömer’ler adaletin “a”sından bihaber. Evlatlarımıza Ali ismini verdik yine aynı gerekçe ile maalesef bizim Ali’ler “A” dan bihaber. Merhametine, şefkatine hayran kaldığımız Osman ismini verdiğimiz çocuklarımız zalim çıktılar, yetmedi kul hakkını gözetmedi garibin haklarını önce onlar ihlal ettiler. Tüm bu sebeplerle diyoruz ki “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz”. İnsanlığımız çok büyük bir sınavdan geçiyor. Gençlerimizin hayallerine karşılık üretken değiliz. Adaletten yoksun, tamamen güç üzerine inşa edilmiş bir anlayışı benimsemiş gibi görünüyoruz toplum olarak. Çelik zırhlı kaleler yaptık mazlum, mağdur ve gariban Anadolu insanıyla aramıza. Vekil olan asıla galebe çalıyor. Seçilen seçeni dövüyor, yok sayıyor, kapısında kul etmeye çalışıyor.

Sonuç olarak iki yüz elli yıldır bu ülke önce kendi öz evlatlarına kıyıyor. Dünde, bugünde yaşanan sıkıntıların tamamı; adalet, liyakat, ehliyet, hak ve hukuk kavramlarının içini boşalttığımız için yaşanıyor. Bu durumu ortadan kaldırmanın yegâne yolu ise inancımızın ilk emrine kulak vermek ve gereğini yapmaktır. Aklınızı başkalarına kiraya vermeyin, her bulduğunuz semeri yüklenmeyin. Karakter er ya da geç en güçlü sütun olarak kimliğinizde yer alacaktır. Kısa vadelerde kaybeden olacaksınız. Ama nihai sonuçta kazanan karakterli insanlar olacaktır. Allah var gam yok.

Saygılarımla

İrfan ERTAV

Yazar

İnstagram: @yazar.irfan_ertav

Facebook: Uzman Muallim

G-mail:[email protected]

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.