KamuMeb
2024-02-25 14:11:59

Milli Öğretim Bakanlığı

Erhan Ziya SANCAR

25 Şubat 2024, 14:11

Ülkemizde ne zaman konu eğitimden açılsa bir kesim Fullbright anlaşmasından kurtulmamız gerektiğini, bir güruh artık modern batıyı örnek almamız gerektiğini bir başka kesim ise artık özümüze dönmemiz gerektiğini, milli, değerleriyle barışık bir Türkiye özlemini dile getirmektedir.

Biz bugün 100 yıllık cumhuriyetin bir türlü uzlaşma odasına sokamadığı milli eğitimin açmazlarına objektif olarak bakmak istiyoruz.

Öğretmenler odası sohbetlerimizde başarı denildiğinde Finlandiya örneği gelip karşımızdaki koltuğa oturur.

5,5 milyon nüfuslu bir ülkenin bir eğitim fenomeni olarak sürekli çalışkan komşu çocuğu gibi bize örnek gösterilmesi neden acaba sorusunun cevabı bugünki yazımızın içeriğini oluşturuyor.

5,5 milyon nüfusu bulunan Finlandiya'nın yaklaşık değerlerle okul öncesinde 207 bin ilköğretimde 360 bin, lisede 540 bin ve üniversitede 300 bin olmak üzere toplamda 1 milyon 407 bin öğrencisi bulunuyor.

Nüfusu yalnızca başkent Ankara kadar olan Finlandiya ile Türkiye Cumhuriyeti milli eğitim sistemini ancak eğitim felsefesi ve eğitime bakış açımız ile kıyaslayabiliriz.

Pisa denince obez beslenmeye alışmış zihinlerimizle Pizza hayal ederken Fin eğitim sisteminde Pisa verileri eğitimin yaldızlı apoleti olarak durmakta.

Nasıl yapıyorlar da PISA sınavlarında böyle başarılı oluyorlar, eğitimde neden hep örnek gösteriliyorlar diye bir araştırma yaptığımızda bizi Fin hamamında terletecek sonuçlarla karşılaşıyoruz.

1- Biz okula başlama yaşını altı bezli döneme çekmeye çalışıyoruz. Finlandiya’da ise zorunlu okula başlama yaşı 7. Yani bizde çocuklarımız bakıcı ve kreşlerle büyürken Finlandiya'da çocuklar aile sıcaklığı ile büyüyor.

2- Türkiye’de çocuklar birkaç sokak ötedeki okullarına bile mutlaka servisle gidiyor. Finlandiya’da ise çocuklar birinci sınıftan itibaren okula yürüyerek veya bisikletle gidiyorlar. Özel durumlar haricinde çocuklar okula aileleri tarafından götürülmüyor. Halbuki en iyi okul eve en yakın okuldur.

3- Bizde müfredat ve ders kitapları eğitimin baş aktörleri olarak biliniyor. Eğitim kalitesindeki zayıflık genelde bu ikisinin suçu olarak görülüyor. Ama Finlandiya’da çok basit bir müfredat var ve pek değişmiyor. Öğretmenler okutulacak kitapları kendileri seçiyorlar ama yine de ortalıkta pek ders kitabı gözükmüyor. Yani Fin eğitim sisteminde ders kitapları bırakın aktör olmayı, figüran bile değil. Figüranların başrol oynadığı ülkemiz eğitim filmimizden gişe hasılatı beklemek bu yüzden bir hayal.

4- Türkiye’de birinci sınıf öğrencilerinin velileri “Bizim çocuk bugün Matematikten 90 aldı,” diye gururla gezebiliyor. Resmiyette not verilmiyor olsa bile öğretmenler sağ olsunlar kendi inisiyatiflerini kullanarak büyük bir özveriyle testler hazırlıyor ve çocukları sınav dolu bir geleceğe hazırlıyorlar. Ama Finli öğrencilere okulun ilk altı yılında asla not verilmiyor. Buradaki öğrenciler ilk olarak 16 yaşına geldiklerinde ülke genelinde bir sınava giriyorlar.

5- Türkiye’de öğrencilere çöp attırsanız ertesi gün muhtemelen velileri okulu basıp olay çıkarır. Ama Finlandiya’da öğrenciler okulun tüm işlerini nöbetleşe sistemli bir şekilde ortaklaşa yapıyorlar. Yani tıpkı Japon okullarındaki gibi Fin okullarında hizmetli yok, tüm işler öğrenciler tarafından yapılıyor. Böylece sorumluluk duyguları gelişiyor.

6- Finlandiya’daki okullar öğrencilerin rahat edebileceği şekilde tasarlanıyor. Sınıflarda yaparak-yaşayarak öğrenme modeline uygun alanlar mevcut. Binaların fiziksel özellikleri öğrencilerin evdeymiş gibi rahat etmelerini sağlayacak şekilde düşünülüyor. Türkiye’de ise her şeye hazır olan öğrenciler yıllardır komutla rahatlıyor. Zil olmadan komut olmadan hareket edemiyor, inisiyatif kullanamıyor.

7- Türkiye’deki okullarda günde

6- 8 saat ders var ama yetmediği için okul çıkışında etütler, hafta sonu kursları ve özel derslerle bu sayı günde 12-14 saat bandını yakalıyor. Finlandiya’da ise günlük ortalama ders saati sadece 4. Haftada ortalama 19-30 saat ders var. Bu yönüyle okullarımız eğitim yuvası olmaktan ziyade bakıcılık ve emanetçilik yapan kurumlara dönüşmüş durumda ne yazık ki.

Dünya eğitim ligindeki sıralamamıza baktığımızda, nitelik ve nicelik kavramlarının ne kadar önemli olduğu gün yüzüne çıkıyor.

8- Türkiye’de bütün öğretmenlerimiz kendilerini mesleğin zirvesinde görüyor.

Sınav sonuçları kötü geldiğinde genelde öğrenme güçlüğünden bahsediliyor. Öğretme güçlüğü çeken öğretmenlerin durumu hep sümen altı ediliyor. Bu yüzden mesleki gelişimle ilgili düzenli bir çalışma yok. Aramızda kalsın ama öğretmenlerimiz okumuyor ve kişisel gelişimleri için çaba göstermiyor.

Finli öğretmenler ise haftada en az 2 saat hizmet içi eğitime katılmak zorunda.

9- Türkiye’de, “Hiçbir şey olamazsa, bari öğretmen olsun,” mantığı devam ediyor. Ama Finlandiya’da öğretmenlik mesleği toplumun en gözde mesleklerinden bir tanesi! Öğretmenler master derecesi olanlar arasından seçiliyor. Lise mezunları arasından öğretmenlik için müracaat edenlerin ancak yüzde onu üniversitelerin öğretmen yetiştirme programına kabul ediliyor.

10- Ülkemizde öğretmen olabilmek için sınavdan geçer puan almak yeterli. Finlandiya’da ise öğretmen olabilmek için üç aşamalı bir testten geçmek zorundasınız. Bu aşamalar arasında mülakat, ders anlatma gibi bölümler de var. Ülkemizde heykeltıraş olmak isteyenlere bile özel yetenek sınavı uygulanırken, etten kemikten gerçek insanı şekillendirecek olan öğretmenlerin çoktan seçmeli sorularla mesleğe kabul edilmesi kabul edilebilir bir şey değil. Öğretmen seçiminde objektif bir mülakat, gözlem ve uygulama olmadan sadece yazılı test sınavı ile devam etmemiz bizi uçuruma sürüklemekte.

11- Finlandiya’da öğretmenlerin gelir düzeyi oldukça iyi. Kendi mesleği haricinde bir iş yaparak ek gelir elde etmeye çalışan öğretmen yok denecek kadar az. Bizde de ek gelir için bir şeyler yapmayan öğretmen yok denecek kadar az. Çünkü aldıkları maaş faturalara bile yetmiyor. Öğretmenlerin fatura ödemek için başka şeylerle uğraşması neticesinde oluşan durumun faturasını da bütün millet ödüyor.

12- Türkiye’de en başarılı öğretmen en çok ödev verendir anlayışı hala devam ediyor. Ama Finlandiya’da öğrencilere ödev verilmiyor. Öğrenmenin yeri okul olarak görülüyor. Bu yüzden Finlandiya’da akşamları çocuğunun proje ödevi için kartona boncuk dizen veli yok.

13- Finlandiya’da hiçbir babayiğit resim dersinden öğrenci alıp matematik çalıştıramıyor. Bizdeyse öğrenciler matematik dersinde sıkılıp defterlerine resim yapıyor. Sonra matematik öğretmeni çocuğu resim dersinde yakalayıp matematik çalıştırmaya götürüyor. Döngü bu kadar kısırken, sistemin üretken bireyler yetiştirmesini beklemek tabii biraz zor oluyor.

14- Bizim sınıflarımızda eğer bütün öğrenciler yerlerinde oturuyor ve ses çıkmıyorsa, o sınıfın öğretmeni övgü alıyor. Ama Finlandiya’da durum tam tersi… Eğer bir sınıftan hiç ses çıkmıyorsa, öğrenciler sıralarında oturuyor ve hiç kalkmıyorlarsa o öğretmen soruşturmaya alınıyor. Çünkü Fin eğitim sisteminde ders anlatan bir öğretmen yok. Hep birlikte etkinlik yapan sınıflar var. Bu yüzden Fin okullarındaki sınıflarda, “Ayakta gezinme evladım, otur yerine,” sözü pek duyulmuyor.

15- Finlandiya’daki okulların kantinlerinde su, süt ve meyveden başka hiçbir şey yok. Bizdeyse işin suyu çıkmış durumda. Her teneffüs fıstıklı çikolata yiyen çocukları 8 saat sırada oturtmaya çalışmak öğretmenler için büyük imtihan! Belki de bu yüzden teneffüste sınıflardan hızlı boşalma rekoru bizde.

Dünya geneline bakarsak en iyi eğitim veren ülkeler arasında Finlandiya, Singapur, Kanada, Japonya ve Güney Kore öne çıkmakta. Bu ülkeler genellikle öğrencilerin başarısını ve eğitim sistemlerinin kalitesini ölçen uluslararası derecelendirme kuruluşlarının sıralamalarda üst sıralarda yer alırlar.

Bu ülkelerin eğitim sistemlerini incelediğimizde ortak özellikler şu maddelerde özetlenebilir.

1- Öğrenci merkezli eğitim yapmaktalar .

2- Öğretmenlerine değer veriyorlar ve ekonomik koşullara ezdirmiyorlar.

3- Kitap okuma alışkanlığı en üst sıralarda

4- Öğretmenler belirli sürelerde yer değiştiriyor yani rotasyona gidiyorlar.

5- Ebeveynler öğretmenleri çocuklarının önünde tartışmıyorlar, çocuklarını emanet ettikleri okulları asla kötülemiyorlar.

6- Yaparak, yaşayarak gözleme dayalı, her çocuğun öğrenebileceğinden hareketle bilimsel eğitim veriyorlar.

7- Mesleki eğitime önem veriyorlar ve herkes üniversiteye gitmek zorunda değil. Herkes liseye gitmek zorunda değil. İş başında eğitime çok önem veriyorlar.

Özetleyecek olursak eğitimde başarılı ülkelerin ortak özelliklerini incelediğimizde ülke olarak eğitim yol haritamız da ortaya çıkmaktadır.

Başlıkları ile bakarsak;

Kaliteli Öğretmenler:

Nitelikli ve iyi eğitim almış öğretmenler, öğrencilerin başarısını artırır.

Eşitlik ve İçerme:

Eğitim sistemlerinde adalet ve eşitlik ön planda olmalıdır, her öğrencinin potansiyeline ulaşmasına olanak sağlanmalıdır.

Öğrenci Merkezli Yaklaşım:

Öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına ve öğrenme stillerine uygun yöntemler kullanılmalıdır.

Erken Çocukluk Eğitimi:

Erken yaşlarda sağlam bir temel oluşturmak için erken çocukluk eğitimine yatırım yapılmalıdır.

Teknoloji ve İnovasyon:

Eğitim teknolojisi ve yenilikçi yöntemler, öğrenme deneyimlerini geliştirmek için kullanılmalıdır.

Aile Katılımı:

Ailelerin eğitim sürecine aktif katılımı ve destekleri, öğrencilerin başarısını artırır.

Uzun Vadeli Vizyon ve Politikalar:

Başarılı ülkeler genellikle uzun vadeli eğitim politikaları ve vizyonlarına sahiptirler, değişen ihtiyaçlara uyum sağlayacak şekilde sürekli olarak güncellenirler.

Eğitim bizde olduğu üzere futbol topu gibi ayağa düşen bir kavram olmamalıdır. Eğitimde uzmanlaşmaya önem verilmeli, eğitimciye saygı gösterilmelidir. Artık sus, dinle, düşün ve konuş eğitimleri verilmelidir.

Eğitim, kişilerin iki dudağı arasından çıkacak bir cümle ile yerle yeksan olmamalıdır, kendi değerlerinden beslenen bir eğitim politikası olmalıdır, vesselâm.

KAYNAKÇA

1 -Vikipedia

2 -Tüik 2023 verileri

3- IcesTurkey web sitesi

4- İnfo Finland.fi web sitesi

Erhan Ziya SANCAR
Eğitimci Yazar

Yorumlar (30)

Birgül Arpapay 10 Ay Önce

Hocam çok güzel ifade etmişsiniz. Kaleminize düşünce emeğinize sağlık. Avrupa da öğretmen olabilmek için geçilen süreçleri yakından tanıyan biri olarak, evet nerden tutsak dökülüyoruz. Yıllardır söylüyorum kesinlikle ülkemizde bir eğitim reformu yapılmalı. Ama bu yenileşmeyi hazırlayacak kurum ,kuruluş , kişiler işin mutfağından seçilmeli.

Ebru Coşkun 10 Ay Önce

kendi değerlerimize ve bu coğrafyanın müsterekletine uyum sağlamış sistem bizi severek isteyerek başarıya ulaşmanızı saglayacaktir

Hasan Varıcı 10 Ay Önce

Sayın müdürüm eğitim sorunlarına ışık tutan güzel bir yazı olmuş.Kaleminize sağlık

Osman 10 Ay Önce

Tespitler çok doğruve de ayrıntılı gerçekten, zaten ortalama akıl sahibi hemen hemen herkes 3,5 bişeyler bulur illaki. Ama neden yetki makamınfa hiçbir kimse yapılmış olan bu hazır tespitleri değetlendirmiyor, uygulamaya kıymaya çalışmıyor bşr ucundan bile bari

Ahmet Seki 10 Ay Önce

Hocam çok güzel ifade etmişsiniz yüreginize dilinize emeğinize sağlık eğitim dediğimiz şey biraz daha yalınlaşırsa sağlıklı beslenme sağlıklı düşünme sağlıklı yaşama sağlıklı konuşma üretilse her şey yerini bulmuş olacak

Hülya Altıkulaç 10 Ay Önce

Gözlemlemledikleriniz doğru ve kesinlikle doğru tespit...Özellikle erken çocukluk eğitimi montessori ve waldorf tarzı eğitim,yaşayarak öğrenme tarzı egitimle desteklenmeli.Her çocuk çok iyi okullarda okumak zorunda değil ama kendine yetebilmeli ve mutlu yasayabilmelidir.

Şükrü Gelmez 10 Ay Önce

Çok güzel bir yazı olmuş. Çok güzel tespitler ve öneriler Umulur ki dikkate alına…

Şengul Erkoruyucu 10 Ay Önce

Sevgili müdürümüz gözlemleriniz düsüncelerimize tercüman olmuş yazdıklarınız kesinlikle çok doğru kaleminize sağlık...

Beyhan Kılıç 10 Ay Önce

Değerli hocam;ellerinize,emeğinize sağlık.Türkiye'de eğitim sistemi kanayan bir yara. Ne üzücü ki bunun için bir adım atılmıyor.Okullarımız çocuklarımızı hayata hazırlayan, yaşam becerisi kazandıran bir kurum olmaktan çıkmış,sadece sınavlara giriş için gerekli belgenin alınacağı bir binaya dönüşmüştür.Okulu,eğitimi,çocuklarımızı,öğretmenlerimizi kıymetli yapmadığımız hiçbir sistemden verim alamayız.

Dilara Pırnak 10 Ay Önce

Ne güzel bir konuya değinmişsiniz.Ne de güzel özet olmuş. Ancak Yer Temelli Eğitim yaklaşımını benimsememiz şu an ilk yardımımız olabilir.Bu da bizler gibi toplumlar için biraz ütopik.Çokça heves,bolca zaman ve 'genç'bir sisteme ihtiyaç var.Buyume-gelismeye açık eğitmenlere,yoneticilere,iş birliği yapacak ailelere ihtiyaç var gibi görünüyor.

Funda karagul 10 Ay Önce

Cok üzücü ama gerçek maalesef..bakalım nereye varacağız bu yolla..

Funda karagul 10 Ay Önce

Cok üzücü ama gerçek maalesef..bakalım nereye varacağız bu yolla..

ismail 10 Ay Önce

Sayın,saygıdeğer öğretmenim eğitimciler baş tacımız olmalı, ama idealist vatansever inançlı ve liyakatli olmak zorunda; yaptığınız Finlandiya mukayesesi doğru değil, bizim ülkemizde 18 milyon eğitim ordusundan bahsediyoruz, dediğiniz gibi 5,5milyonluk bir ülke ile mukayese yanlış, mukayese olacaksa aynı ölçekte olmalıdır. Bu okula başlama yaşı ve aile ilişkileri çok mühim; benim şahsi fikrim, çocuğu olan bir anne baş öğretmen olmak durumunda, onun için bu anneler kadrolu öğretmen de olsa çalışmamalıdır… annelerin çalışmaması gerekiyor. İkinci durumda, kps sınavı ile öğretmen alma atama temelden yanlış, bölücü, vatan haininin yetiştirdiği öğrencilerden o kadar vatandaş oluyor..! İşiniz çok zor Allah kolaylık versin. Küçük butik okullar açılmalı taşımalı eğitime son verilmeli, ilk ve orta dereceli okullar ayrı ayrı açılmalıdır ve her okulun eğitimcilerinin dışında okul işletme konsepti oluşturulmalıdır ve eğitimciler sadece eğitim ile ilgilenmelidir… başka işlerler uğraşmamalıdır. Kesinlikle uygulamalı eğitim olmalıdır… mesela, Almanya, Japonya gibi denk ülkelerde eğitim sistemi incelenir ona göre örnek verilebilir..!

Okan özer 10 Ay Önce

Çok güzel ifade etmişsin Erhan hocam ,yapılacaklar çok aleni ortada

Okan özer 10 Ay Önce

Çok güzel ifade etmişsin Erhan hocam ,yapılacaklar çok aleni ortada

Sakine 10 Ay Önce

Değerli Müdürüm, her şeyden önce böyle önemli bir konuda bu denli detaylı bilgilendirici bir yazı yazdığınız için teşekkür ederim. Gerçekleri dile getirmişsiniz, teşhisi doğru koymuşsunuz. Umarım yetkililer de doğru bir analizle sağlıklı bir tedavi uygularlar. Eminim yetkiniz olsaydı, iyileştirmeye yönelik çok şey yapardınız. Maalesef bizde kafa kol ilişkileri, torpiller, taraf tutmalar ağır basıyor. Bu da bir neslin harcanmasına neden oluyor.Dengeli ve adil bir öğretmen dağılımı yok bizde. Örneğin Türkiye çapında düşünecek olursak, Şanlıurfa’da 64ve 81 kişilik sınıflar basına yansıdı. Diğer taraftan Kadıköy’de 15 kişilik sınıfı olan devlet okulları vardır. Veya Kadıköy ‘den yine bildiğim örnek vermek istiyorum. Çok iyi bir okulda 25 yıldır aynı yerde çalışanlar var.Tüm bunlar bize gösteriyor ki eğitim ve öğretim sistemimizde sıkıntı var. Birincisi öğretmenler çok okumalı. Ve kendilerini geliştirmeli. İkincisi Milli eğitim bakanlığı adil ve dengeli bir öğretmen ve öğrenci dağılımı yapmalıdır. Gerek ücrette gerekse, iş ve işlemlerde. Yani daha açık bir ifadeyle x öğretmen Modanın göbeğinde 15 öğrenci ile 25 yıl çalışırken neden Y öğretmen, doğuda yıllarca en az 40’ar öğrenci okutuyor? Çözüm Moda’ya gelmek mi? Hayır değil bence. Ssygılarımla.

Ali Çetin 10 Ay Önce

❤️

Gurhan 10 Ay Önce

Erhan hocam kalemınıze sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş. Japonya'daki eğitim sistemi hakkında biraz bilgim var. Sanırım gelişmis ülke olmanın temelinde öncelikle eğitim sistemi yer alıyor.

EVREN YILDIRIM 10 Ay Önce

“Biz bugün 100 yıllık cumhuriyetin bir türlü uzlaşma odasına sokamadığı milli eğitimin açmazlarına objektif olarak bakmak istiyoruz.” sorunun kaynağı bu kadar güzel tanımlanamazdı.

Hayati Baysal 10 Ay Önce

Haklı. Ve yerinde tesbitler

Huriye 10 Ay Önce

Kaleminize saglik Mudurum Tum detaylar ve bizler

Samim Ters 10 Ay Önce

hocamiz dersi̇ne çalişip kaynak taramasi yapmiş tebri̇k ederi̇z. sadece fullbri̇ght i̇haneti̇ni̇ küçümsemesi̇ büyük bi̇r hatadir. iki̇nci̇ dünya harbi̇ni̇n kazananlari maalesef türkiyeyi de paylaşmışlardır. erzircanda siyanir ile altın çıkartan kanadalı yahudi gold stone şirketi gibi tüm yahudi ameri̇kan şi̇rketleri̇ hükü mete i̇stedi̇kleri̇ li̇sansi çikartabi̇lmektedi̇rler. lozan bu konuda tam bi̇r kazik ve i̇hanetti̇r.

Bekir 10 Ay Önce

sevgili hocam, öncelikle eline sağlık. i̇yi ki varsın, iyi ki yazıyorsun. kendei eğitim modelimizi yapmadığımız sürece başarılı olmamız çok zor. bir çok noktada fin lilerden iyiyiz. bizim sorunumuz bir modelimiz yok. en önemlisi de öğretmenlerimiz yeterli değil. öğretmen sınıfta eğitimi değil, evin dertlerini düşünüyorsa, elektrik, doğalgazı düşünüyorsa başarılı olmak çok zor.

Fatma Aytaş 10 Ay Önce

Emeğinize, kaleminize sağlık Müdür Bey..Ne kadar doğru tespitler. Birçok şey düzelmeli. Mümkün olur umarım.. Teşekkür ediyorum..Saygıyla..

Fatma Aytaş 10 Ay Önce

Emeğinize, kaleminize sağlık Müdür Bey..Çok doğru tespitler..Söylenecek çok şey var.. Umarım birçok şey düzelir. Teşekkür ediyorum..Saygıyla..

Filiz Çağlar 10 Ay Önce

Sevgili Erhan,öncelikle yüreğine sağlık.Ama Amerika’yı yeniden keşfetme gerek yok.Köy Enstitileri eğitim anlayışının ve adanmışlığının yeniden hayata geçirilmesi yeter.Sağ -sol demeden çocuklarımız,ülkemiz,geleceğimiz deyip doğru olana yönelmek şart.

Uğur Maden 10 Ay Önce

Yazınızı destekleyecek bir anektod anlatmak isterim;Helsinki'de mesleki bir okul gezimde, okul içinde büyük bir atölyenin duvarlarını boyayan öğrenciler vardı ve 10 öğrencinin 7si kız öğrencilerdi.

Şeref Çalışır 10 Ay Önce

Değerli müdürüm 15.gün Finlandıya eğt sistemini inceleyen bir yönetici olarak diyorumki; öncelikle tesbitleriniz tamamen doğru ve araştırılarak yazıya dökülmüş. Başarınızı neye borçlusunuz dediğimiz de 1. Sıraya öğretmeni yerleştirdiler. Aileyi ve işbirliğini daha sonraya koydular. Bir yıllık bir meslek eğitimine 9000€ ayırdıklarını buradan yetişen kursiyer yada öğrencinin (sıfır hatalı) usta olması sağlanıyor. Müfredatınız nasıldır sorusuna bir kitabı gösterdiler. Bir konunun karşılığı bu kitapta varsa ona uyarız yoksa öğretmenler kurulu karar verir diye okul yönetimini özetlediler. 30.000 nüfuslu bir şehirin kütüphanesin de günlük 3000 kişinin kütüphaneden bizzat hizmet aldığını ( kitap alarak değil bizzat okuyarak) yararlandığını yerinde gözlemledik….. yazacak daha çok önemli bilgiler var amacınız önce en iyiyi yapmak olmalı

Sedat ışık 10 Ay Önce

tebrik ediyorum sn müdürüm

Ayten Turan 10 Ay Önce

Tespitler çok doğru, lakin bu tespitler bizler algılayıp hayata geçirebilir miyiz? Sorusunu sormuyorum bile. Çocuklar dan çok velilerin ders çalıştığı bir süreçte başarıdan söz edemeyiz. Kaleminize yüreğinize sağlık hocam.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.