KamuMeb
2024-10-20 15:38:40

İnsan Kalma Yolunda Müstemleke Hayatlar

İrfan ERTAV

20 Ekim 2024, 15:38

İnsan olarak doğma onuruyla şereflenen bütün kullardan, yaratılmış tüm canlı cansız ne varsa tamamına saygılı yaklaşmasını bekleriz. Bu Ona verilen cüz-i iradenin, düşünme melekesine bürünmesi halindendir. Zira ortalama zekâya sahip her birey iyi ile kötüyü ayırt edebilecek kapasiteye sahiptir. Yeryüzüne gelen bütün çocuklar günahsızdır bizim inanışımızda ve bu sebeple Allah korusun ölürse cennete gitti, deriz. Zira en büyük mükâfat yeri cennettir. Toz konduramadığımız göz nuru, dünya aydınlığı evlatlarımızın yeryüzüne geldiği andan itibaren büründüğü kimlik, en yakınında bulunan anne baba, dede nine ve abi abla kimliğinden ona bulaşan halidir. Her birimiz iyi evlatlar yetiştirmenin derdindeyiz. İstisnalar kaideyi bozmak tabi ki. Hal böyle olunca iyi evlat kavramının karşılığını doğru analiz etmek zorundayız. Genel olarak iyi evlat kavramını; çevresine zarar vermeyen, uyumlu, saygılı, sevgi dolu, topluma faydalı birey olarak adlandırabiliriz. Peki, bunun için büyükler olarak kendi yaşamlarımızı zaman zaman müstemleke hayatlara dönüştürüyor muyuz? Evet. Sonucunda istenilen değerler çerçevesinde evlatlar yetiştirebildik mi? Maalesef… 

Yeryüzüne gelen evlatlarımızın insan olma özellikleri ile bezeli bir üniforma giymesini istiyoruz. Bütün kimliklere, toplumlara, inanışlara bakıldığında genel manasıyla “kâmil insan” yolculuğunu önemsiyoruz. İstemek, bunun gerçekleşmesini beklemek sözle, niyetle oluyor mu? Hayır, elbette olmuyor. Özelinde bizim toplumumuzdan dem vuracak olursak insanlarımız, hayırlı evlatlar yetiştirme derdine düşmüş ve bunun için kendi hayatından birçok ödün vermiş durumdalar. O sebeple diyorum ya müstemleke hayatlarımız var çocuk yetiştirme derdiyle yoğrulan… Başarılı olma oranımıza bakıldığında sınıfta kaldığımız aşikâr. Yeni neslin hali ortada… Elbette tamamına yönelik bir atıfta bulunmak istemiyorum. Ama iyilik hareketinin gölgede bırakacak çok kötü örneklemler mevcut toplumumuzda.

Ev ortamında çocuklarımızın karşılaştığı çok kötü fiiller, sözler, uygulamalar var. Babaların annelerin birbiriyle iletişim biçimleri, davranışları çocukların tüm hayatlarını olumsuz yönde etkiliyor. Anne-babasından duyduğu küfür ve argo sözleri, şiddet içerikli eylemleri beynine kodluyor. Sorunlarını böyle çözdüğünü düşünen anne babalar farkında olmadan çocuklarına bunu öğretiyor. Ve bu çocuklar; şiddetle, baskıyla, bağırmayla sorunlarını çözmeye çalışıyor.

Evde yeterince ilgi görmeyen, sevgiyi yüreklerinde hissedemeyen bireyler bu açığını başka bir yolla telafi etme cihetine gidiyor. Bu çocuklar okulda; arkadaşlarına, öğretmenlerine hayatı zehir ediyor. 

Anne ve babadan yeterince ilgi, sevgi göremeyen çocuklar; birlikte yaşadığı dünyayı kendinden geriye kalanlara karanlık kılan bir yapıya büründürmeleri mümkün görünüyor. Oysa bakıldığında tüm ebeveynler ve toplum; iyi insan, kâmil insan yetiştirme derdinde çaba harcarken oluveriyor tüm kötülükler. 

Bulunduğu yeri kirleten, okulun bahçesini çöp alanına çeviren, balkondan umarsızca çöp atan, sigarasının izmaritini etrafa savuran, kırmızıda geçen, sağdan sollayan, dönüş sinyalleri vermeyen, gecenin yarısında klakson çalan, egzoz patlatan, yüksek sesle uluyan, uyarılara kulak asmayan, sıra beklemek yerine kaynak yapmayı yeğleyen, hak hukuk gözetmeyen bir topluma evirilmemizin sonucu kâmil insan yolunda büyük zafiyetlerimizin olduğunu haykırıyor bize...

Sözünde durmayan, sürekli zikzak çizen, bir oy için her türlü entrikayı mubah gören politik insanların oluşturduğu siyaset zemini, torpille atanan rektörün üniversiteye katamadığı değer, yine seçimleri referanslara bağlanmış hukuk sistemi ve diğer bütün yönetim kademesindeki idari yapılanmalar berbat usul esaslar insan kalma yolunda ciddi hasarlar almamıza sebepmiş gibi görünüyor. Devletin iskeletini yok sayıyor bu kötü örneklemler ve önce insan olma ve insan kalma onuruna büyük zararlar veriyor.

Yaptığı yasalara uymayan, hukukun kararlarını tanımayan, suç işleyenlerin yanına kar kalan bir dönemin içinden acınası hal üzerine gelip geçmekteyiz. Kral çıplak diyecek birkaç ses kalmadı ortada. İyi örneklerin azaldığı, bir grup güzel insanın ulu orta harcandığı, iyi insanların elini eteğini toplayıp kendi kabuğuna çekildiği, namuslunun namussuz kadar değer görmediği cahiliye dönemini hatırlatan manzaraların yaşandığı kötülük dolu zamanın içinde boğulmak üzereyiz. Dünya çıkarı ve meta anlamında insanın insana zulmünü görüyoruz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetinin çürük meyveleri kaldı, taşlanarak döküldü iyilik, güzellik adına ne varsa o ulu meyve ağacında… Toplum olarak sefaletin, yokluğun fakirliğin ötesinde çok daha vahamet bir imtihandan geçiyoruz. O da nedir? Yozlaşan tehlikeli bir topluma evirilme yolculuğu…

Sevgili Anne babalar, çocuklarınızın önce karakterli bireyler olarak yetişmesi adına eğitimcilerle sıkı işbirliği yapmak zorundasınız. En fazla sekiz saatini bizlerle geçiren evlatlarımız geriye kalan on altı saatini sizlerle geçiriyor. Onlara, mükemmel olmayı değil iyi ve güzel davranmayı öğretin. Onlara bir başkasının hakkına, ırzına, namusuna el uzatmamayı bunun büyük kul hakkı olduğunu öğretin. Onlara akıllarını başkalarının akıllarına müstemleke etmemeyi öğretin. Düşünmeyi, irdelemeyi, muhakeme yapmayı, birlikte yaşama becerisini öğretin. Üç kuruş helal kazancın milyonlarca liradan daha kıymetli olduğunu öğretin. Her önüne gelen işlem için hakkı olsa dahi birçoğunun helal olmadığını öğretin. Hâsılı bir insanı, bir canlıyı, bir bitkiyi, taşı toprağı karşılıksız sevmeyi öğretin.

Ez-cümle; çocuğunuzu korumayın,

Çocuğunuza: İyiyi, güzeli, doğruyu, ahlakı, erdemi, kâmil insan olmayı öğretin.

O kendini korur.

Saygılarımla

İrfan ERTAV

Yazar

İnstagram: @yazar.irfan_ertav

Facebook: Uzman Muallim

G-mail: irfanertav@gmail.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.