Güvenli bağlanma doğumdan başlayarak bakım veren ile bebek arasında kurulan duygusal, güvene dayalı bağdır. Bu bağ bireyin bütün hayatını etkileyecek kadar kritik bir öneme sahiptir.
9 ay boyunca annenin varlığıyla bütünleşen, dünyaya geldikten sonra da oradaki huzuru, güveni arayan her bebek annesinin kollarında, annesinin sevgisiyle, sözleriyle “Buradayım,yanındayım,güvendesin” mesajıyla sakinleşmeye ihtiyaç duyar. Özellikle güvenli bağlanmanın gerçekleştiği ilk 2 yıl güvende hissetmek, fiziksel temas,ihtiyaçlarının giderilmesi, sevilmek bunlar bir bebek için çok önemlidir. Ve bir anne için de çok kıymetlidir.
“Ağlar ağlar susar.” evet ama ihtiyacı giderildiği, her şey yolunda olduğu için değil; başka bir çaresi olmadığı için. Ve elbette bu durum güvenli bağlanmasını, güvenlik duygusunu olumsuz etkiler.
Bu yüzden korkmadan bebeğiniz ne zaman isterse, siz ne zaman isterseniz kucağınıza alın, sevin. Size,kokunuza, o huzurlu sesinize, anne sevgisine ihtiyacı var. Ağladığında kucağınıza alın, öpün, derdine derman olun,duygularına eşlik edin.
Anneyle güvenli bir bağ kuramayan çocuk hayatının geri kalanında da güven problemleri yaşar. İlgi görmeyen veya sevildiğini hissetmeyen çocuklarda özgüven problemi oluşur ve önceleri kendisine karşı güvensizlikle başlayan bu problem ilerleyen zamanda başkalarına duyulan güvende azalmaya da yol açar. Anneyle kurulan bağın yanı sıra kişinin çocukluğunda istismara, şiddete veya ihmale maruz kalması da güvensizlik duygularının gelişmesinde bir etkendir. Çocuklukta yaşanılan ihmal, istismar veya sürekli olarak aşağılanma gibi olumsuz deneyimler kişinin çevresindekileri güvenilmez olarak değerlendirmesine neden olur. Okul başarısı, sosyal ilişkileri olumsuz etkilenir. Yetişkinlikte yaşadığı sosyal, duygusal ilişkilerde güven problemleri yaşadığı için çok kontrolcü bir birey olabilir, sorun yaşadığında kendini savunmak için şiddete başvurabilir. Bu da suça karışmasına sebep olabilir. Güven duygusu tüm hayatımıza etki eden bir duygudur.
Nilüfer Kabalı Bulut
Eğitimci-Yazar